ANKARA (İGFA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde A Haber, ATV, A Para ve A News ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener’in sarsıntı bölgesinde yapılan inşaatlara ait kelamlarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “‘Yani bunlar bu türlü kolay çukurlarda hastane yapıyorlar, bilmem ne yapıyorlar…’ Elinize, dilinize dursun. Şu inşaata çukur mu denir Allah’ını seversen?” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söz etti:

“Hayatında inşaat nedir görmemiş, bunların zirveden tırnağa ne kadar derinliği olması gerekir, bunları bilmeyen… Kaldı ki bakın bunlar deniz kumu filan değil, mıcır. Ve kullanılan demirler çok farklı. Bunlarda hassasiyet var. Ve evvelce çimento torbaları gelir, oralarda bu türlü karıştırarak, haşlama tarzı ile harç yapılırdı. Bakın artık burada bu türlü bir harç sistemi yok, mikserle, pompayla yapılıyor. Bunların temel betonlarını da bilhassa mıcırı kullanarak mikserle, pompayla dört dörtlük bir biçimde atıyoruz. Hassasiyetimiz çok yüksek. TOKİ bu bahislerde kendini aslında ispatlamış. Buralarda bir de yere dikkat ediyoruz. Sulak yerde değil, bilhassa sağlam, buralarda kullanılan yerler daha çok kaya. Bu türlü bir yerde temelleri atıyoruz. Yalnızca burada değil, belediye başkanlığımdan itibaren bu işin içindeyim. Lakin konuşanlar bunlardan çıkmış bir tanesi tabip müsveddesi, kalkmış konuşuyor. Hayatında senin sanki inşaatla alakan olmuş mu? Bizim hayatımızda, belediye başkanlığımızda bu inşaatların envaiçeşidini yaptık.

YAPIYORUZ, YAPTIK DERSEK, YAPARIZ!

Öbür tarafta bakıyorsunuz Hanımefendi, o da maşallah inşaat mühendisi olmuş, o da konuşuyor. Ve bizim hastanelerle ilgili attığımız adımları, temelleri, bunları küçümsüyor. Çabucak ben Sıhhat Bakanımı aradım, neyin nesidir… Ondan sonra da hızla Murat Kurum kardeşimi aradım, o da kendisi ‘Bazı eksikler olsa bile ben, şahsen Bakanımla da konuştum, buna biz müdahale ederiz ve edeceğiz.’ dedi. Ve müdahalelerini de yaptılar. Ondan sonra da ekrandan bu haberi oraya koyanlar, sonra çekip aldılar. Palavraya gerek yok. Biz bir şeye eğer ‘Yapıyoruz, yaptık’, dersek, biz bunu yaparız Meral Hanım. Bizim ismimize dikkat et, benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan’a da dikkat et, Tayyip ismine de dikkat et. Ve konuştuğun vakit buna nazaran konuş.”

Belediye başkanlığından bugüne kadar attığı her adımı tartarak biçerek attığını lisana getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “20 yıllık iktidarımız devrinde İstanbul, İzmir bütün bu otoyoldaki atılan adımlara dikkat et. Bu otoyollarda bir fire var mı? Kocaeli’nde yaşıyorsun, Kocaeli’nde attığımız adımlara da bak. Şayet orada bir çürük çarık ortaya koyarsan, o farklı sıkıntı. Palavrayla, dolanla iş yapma. Yanlış yere maalesef kafanı çarpıyorsun. Dikkat et, beni kendinle de uğraştırma.” dedi.

MUHALEFET HERKESİ KENDİSİ ÜZERE MAHARETSİZ ZANNEDİYOR

Bingöl, Van, Elâzığ, İzmir, Antalya, Muğla ve Kastamonu’da daha evvel yaşanan tabiat olaylar sonrasında yaraların sarılmasına ait imgeler izletilmesinin akabinde, muhalefetin bunlara ait tenkitlerinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii muhalefet herkesi kendisi üzere maharetsiz zannediyor. Zira yaptıkları rastgele bir şey yok. 11 vilayetten Elâzığ hariç hepsini gezdim fakat hiçbir vakit oralarda hakikaten muhalefetin büyükşehir belediyelerinden kimseyi göremedim. Muhalefet her zamanki üzere suistimal, ayrıştırma üzerine bir biçimle hareket ediyor. Ama partimizin bütün büyükşehir, ilçe belediyeleri istisnasız sağ olsunlar kardeş belediyeler ilan etmek suretiyle şu anda zelzele bölgelerinde kendilerine taban oluşturdular, burada çalışıyorlar.” tabirlerini kullandı.

Deprem bölgesinde çalışmalar yapan Cumhur İttifakı belediyelerine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Çadır, konteyner ve prefabrik kentler kuruyorlar. Bütün bu çalışmaları, gruplar 7/24 sürdürüyorlar. Yalnızca bunlar mı? Hayır. Yemek, yiyecek, su, A’dan Z’ye. Mesela bir defa açıklama yaptım. Sonra Hatay Valisi’ne dedim ki ‘Açıklamanı yap.’ Bakanlarıma da söyledim, kullanma suyuyla içmeyi birbirine karıştırmasınlar. Ne olur? Kullanım suyu farklı, içme suyu farklı. Biz oraya yüzlerce, binlerce tırla içme suyu göndereceğiz. Onun için oralardaki suları kullanmasınlar. Bunu yalnızca kullanım olarak alsınlar tamam lakin içme suyunda gönderdiğimiz o şişe sularını kullansınlar. Evvelce bunu uygulamadılar, sonra bunu uygulamaya geçtiler. Biraz da bu noktada külfetler yaşadık. Fakat sonra bunların hepsini aştık.

Tabii yaşadığımız bu felaketin yükü altında bunalan insanlarımızı devletine karşı tahrik etmeye çalışan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Daha bugün bile hâlâ benim askerime, benim Mehmet’ime, jandarmama, polisime, ‘Yoklar burada.’ diyorlar. Ya elinize dilinize dursun. Şu anda askerimiz, polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız hepsi oradalar, işte buyurun. Hepsi oradalar. Bu askere bu türlü ihanet olur mu? Bu ihaneti bir teröristler bugüne kadar askerime, Mehmet’ime, jandarmama yaptılar, bir de bu muhalefet yapıyor. Aslında bu husustaki muhalefetin içindeki kimi ağızları biliyoruz. Onlar vakit zaman bakıyorsun hâlleri tutuyor, geliyorlar askerimize saldırıyorlar. Ne derseniz deyin benim halkım askerine, Mehmet’ine sahip, Mehmet’iyle kucaklaşıyor, sarmaş dolaş oluyor.”

“MUHALEFETİ PALAVRALARIYLA BAŞ BAŞA BIRAKIYORUZ”

Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugay Komutanlığı’nda Mehmetçik ile iftarda bir ortaya geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepsi de o arazinin onlara verdiği dinamizmin içindeler. Tekrar yeni vazife yerlerine ne vakit gideceklerini bekliyorlar. Şunu çok açık ve net söylüyorum, ‘Ey muhalefet, askerime, Mehmet’ime, jandarmama, polisime, güvenlik görevlilerime hakaret etmekle size ekmek çıkmaz, avucunuzu yalarsınız. Biz asrın felaketinin üstesinden asrın dayanışmasıyla gelirken muhalefeti palavraları, iftiraları, hezeyanlarıyla baş başa bırakıyoruz.” sözünü kullandı.

Depremin yol açtığı yıkımı telafi etmek ve insanların yaralarını sarmak dışında bir konuyla ilgilenmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı yapıtında.” kelamını anımsattı.